Sizleri Anadolu yakası Boğaz Hattı’nın en zarif semtlerinden birine, Vaniköy’e davet etmek istiyoruz. Proje ve uygulamasını üstlendiğimiz; nostaljik, nazik ve ferah iç mekanıyla çok sevilen Vaniköy Mutfak’tayız.

İstanbul’un eski evleriyle bilinen, bir zamanların sayfiye semtlerinden Vaniköy’deki bu mekanı tasarlarken çıkış noktamız; “eski bir köşkten kalan eşyalarla dizayn edilmiş bir mekan” hissi yaratmaktı. Bu nedenle bol bol antika mobilya ve objelere yer verdik.

Antikaları ne kadar çok seviyorsak, o antikalara yeni fonksiyonlar katacak şekilde yeniden tasarlamayı da o kadar çok seviyoruz. Vaniköy Mutfak için, eski tabakları sırt sırta birleştirip özgün aydınlatmalar tasarladık. Hayatta hiçbir şey bitmez, yok olmaz; dönüşür – buna inanıyoruz. Nesneleri dönüştürmeyi işte bu yüzden çok seviyoruz.

Bitkilerin ardından göz kırpan antika büfeleri, mekanda oturanlarda “bir bayram sabahı anneannelerinin evine kahvaltıya gitmiş” hissi yaratacağını hayal ederek yerleştirdik. Yerlerdeki kilimleri de yine aynı hissi daha gerçek kılmak üzere seçtik.

Bir eski evin cümbüşünü, kaotik ahengini yaratmak üzere, kullandığımız ve pek çoğu antika olan sandalyelerde ve kullandığımız sedirlerde birbirinden farklı kumaş kaplamaları tercih ettik. Çizgiler, çiçekler, desenler… Çünkü eski köşklerin içi de yıllarca biriken eşyalarla böyle şenlikli değil midir?

Vaniköy Mutfak’ın duvarlarını dekore ederken de yine eski objelerden faydalandık. Antika kaşıkları bir araya getirerek oluşturduğumuz çerçevelere duvarlarda yer verdik – hep söylüyoruz, bir eşyanın fonksiyonunu ifa edemez hale gelmiş olması, yeni bir işlevle yeniden doğamayacağı anlamına gelmez. Hayatın döngüsü bu yüzden sonsuz ve çok güzel!