İstanbul’un en köklü mekanlarından, şehirle birlikte büyüyen, serpilen, çok sevdiğimiz Saray Muhallebicisi ile pek çok tasarım ve uygulama gerçekleştirdik. Bazı mekanlar şehrin bizzat kendisi, hafızasını oluşturuyor; ve onları anlatmak, duymak gerek. Saray Muhallebicisi’nin dünyasını oluştururken her zaman “öz”e dönmeye odaklandık. Yaklaşık 85 sene önce Beyoğlu’nda doğan, o zamanların meşhur sineması “Saray Sineması”nın yanında “Saray Muhallebi Evi” olarak yerini alan bu mekan, büyürken hikayesinden kopmasın diye, sıfır noktamızı hep Beyoğlu olarak belirledik.
İlhamını Beyoğlu’ndan alan iç mekan tasarımlarımızın ilkini Saray Muhallebicisi’nin Vadiistanbul şubesinde hayata geçirdik. Beyoğlu denince akla ilk gelen unsurlardan biri olan tramvaydan yola çıkarak bir servis bankosu tasarladık, mekana girince ilk göze çarpacak unsur olarak yerleştirdik. Farklı şubelerde farklı çözümlere gittik ama tramvayı yanımıza almayı ihmal etmedik. Beyoğlu’nun simgelerinden bir diğeri olan Çiçek Pasajı da, ilham aldığımız noktaların başında yer aldı. Bu nedenle Saray Muhallebicisi şubelerini tasarlarken, Çiçek Pasajı’nın meşhur cam tavanını andıran tavan düzenlemeleri tasarladık.
Geniş mekanlar tasarlarken, fiziksel unsurlarla değil, dokunuşlarla mekanda farklı bölümler yaratmayı önemsiyoruz. Bu sayede hem büyük alanın sağladığı ferahlık hissini koruyor, hem de farklı zevklere hitap eden küçük ve karakterli özgün bölümler yaratabiliyoruz. Farklı mobilyalar, bunu yaparken kullandığımız en önemli araçların başında geliyor.
Saray Muhallebicisi’nin köklü geçmişi üzerinde büyüyen hikayesini mekanda anlatmanın temel yollarından birinin de, modern mekanın içine nostaljik öğeler yerleştirmek olduğu düşüncesiyle, antika görünümlü büyük avizeleri bolca kullandık. Sanki Beyoğlu’nun kadim apartman dairelerinden birinden gelmiş hissi veren bu avizelerin verdiği hissi çok sevdik.
Saray Muhallebi Evi’nin o ilk dükkanından bugüne kalan tek bir fotoğrafın peşine takılıp, o eski fotoğrafın ufkumuzu özgür bırakmasına izin verdik. Dükkanın cephesinden ilhamla tasarladığımız bir bölüm tasarladık, şubelerin içine yerleştirdik.
Saray Muhallebicisi’ni tasarlarken, zemin ve duvar kaplamalarında ahşapla beraber bolca seramiğe de yer verdik, bu seramikleri de sıklıkla el yapımı olanlardan seçmeye özen gösterdik. Bugün, tasarladığımız farklı şubelerdeki çeşitli seramiklere göz atalım istedik.
Yıkılan eski ahşap evlerin cephelerinden sökülen ahşapları yeniden işleyip pek çok projemizde zemin kaplaması olarak kullanıyoruz. Saray Muhallebicisi’nin şubelerinde de bu malzemeye yer verdik. Bu sayede hem sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor, hem de bu eski malzemelerle mekana bir hikaye ekliyoruz.
Beyoğlu’nu Beyoğlu yapan seyyar satıcı arabalarının vazgeçilmezlerinden olan sahlepçileri de unutmadık. Mekanda servis edilen sahlepin, bu geleneksel arabalardan sunulmasıyla, Beyoğlu’na son bir selam göndermek istedik. Bu arabaları Saray’ın pek çok şubesinde görebilirsiniz.